ANAOKULLARDA BAHÇENİN ÖZELLİKLERİ
Son yıllarda özellikle bazı Avrupa ülkeleri ve Amerika’da okul öncesi eğitimde bahçe ve doğanın kullanımına çok sık yer verilmeye başlanıldığı gözlenmektedir. Özellikle hızla ilerleyen teknolojik ve bilimsel keşiflerin çocuklarımızı doğadan ve doğal koşullardan sanal koşullara taşıdığı maalesef günümüz koşullarının acı gerçeklerinden birisi olmaktadır.
Bugün gelişmiş ülkelerde artık ana okulu bahçeleri hatta oyun ve park sahaları çocukların yaratıcı düşünme yetilerini geliştirecek biçimde düzenlenmeye çalışılmaktadır. Çok değişik tasarımlarla geliştirilmeye çalışılan bu bahçe ve oyun parkları çocukların oynarken düşündükleri, yeni denemelerde bulundukları, değişik durum ve olayları dramatize ederek yaşadıkları, bitkiler yetiştirip onların nasıl büyüdüklerini takip ettikleri kısacası, doğadan ve dış dünyadan tasarımlamaların ortaya konulduğu bir mekan haline gelmektedir.
Okul öncesi eğitimde artık günlük eğitim programlarının dış mekan (outdoor) ya da bahçe ve iç mekan (indoor) ya da sınıf içi olarak ikiye ayrıldığı batı ülkelerinde, okul bahçesini de farklı amaçlarla eğitime katmanın yanında doğal mekanlardan ve doğa koşullarından da faydalanma yoluna gidilmektedir. Özellikle son birkaç yıldır okul öncesi eğitimde “doğa eğitimi” kavramı çok önemsenen bir kavram olmaktadır. Çocuklarla doğa gezileri planlama ve bu gezilerde doğayı ve doğal yaşamı her boyutuyla inceleme, bunun yanında doğanın yaşamsal değerinin farkına varma, doğada belli bir süre geçirerek bu süreç içinde doğayı sesleriyle, kokusuyla ve dokusuyla çok yönlü bir biçimde ayırt etme ve tanıma sağlanmış olmaktadır. Çocuklar bu tür doğa faaliyetlerinde örneğin arkadaşlarının hatta kendisinin bile sınırlarını ve farklı yönlerini keşfetmekte, birbirleriyle çok daha sıcak ve dostane ilişkiler kurabilmektedirler. Özellikle hem bahçede hem de doğada öğretmen rehberliğinde yapılan küçük grup çalışmalarıyla sosyal - duygusal ve iletişim becerileri daha olumlu bir yöne çekilebilmekte ve çocukların gerek aldıkları eğitimden gerekse yaşadıkları o andan tat almaları, haz duymaları,hissederek, duyarak ve duyumsayarak yaşamaları dolayısıyla gelecekte kendisiyle barışık, özgür ve çağdaş düşünen, sorgulayan, karşılaştığı sorunlara yeni çözüm yolları arayan, yaşamdan keyif ve haz almasını bilen birey yetiştirilmesi sağlanmaktadır.
Tüm bu faydalarına rağmen bugün bu konu aslında hala günümüzde hem kendi ülkemizde hem de batı ülkelerinde bir sorun olarak yer almaktadır. Çünkü bununla ilgili gelişmeler batı ülkelerinde bile yeni olmakla birlikte henüz tam olarak çözümlenebilmiş değildir. Ülkemizde ise, okul bahçelerimiz okul öncesi kurumlarından ilköğretime kadar dış mekanın eğitim içinde yer alışı yok denecek kadar azdır. Devlete bağlı bağımsız ve özel anaokullarında, nispeten o da kimi bahçe aletleriyle sınırlı olmakla birlikte belki yer almakta ancak, ilköğretime bağlı anasınıflarının gerçekten bahçeyi kullanabilmeleri mümkün olamadığı gözlenmektedir. Bunun çok değişik nedenleri olmakla birlikte belki de en temel gerekçesi ilköğretim bahçelerinin sadece beton zemin ve demir kapılardan oluşmuş olmasıdır. Bunun dışında resmi prosedürler ve maalesef okul yönetimi ve öğretmenlerin de bu konudaki duyarsız tutumları çocuklarımızın bu ortamlardan faydalanabilmesine bir engel teşkil etmektedir.
Sonuç olarak denilebilir ki; özellikle küresel ısınmanın gündemde olduğu şu günlerde çevre duyarlılığının küçük yaştayken geliştirilmesi gerçeğinden ve yukarıdaki sayılan gerekçelerden yola çıkılarak, okullarda mekan dışı eğitim konusunun eğitim programlarında yer almasının önemine böyle bir kongrede değinilmesi gereği duyulmuştur.